15 Mayıs 2024

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı MehmetŞimşek, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen toplantıda Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni açıkladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte açıkladığı tasarruf tedbirleri üzerinde, doğaldır ki son iki gündür çok şey yazılıp söylenmekte.

Bu konuda Şimşek'in mevcut görevine atandığı geçen yıldan bu yana, şu an okumakta olduğunuz T24'te birçok yazı yazdığım için tekrara girmek istemem. Ancak kamuda alınan bu önlemlerin göstermelik, her an gevşeyebilecek nitelikte ve yaptırım etkisi olmadıkça bir sonuç getirmeyeceğini yeniden vurgulayayım. Memleketin kamu yönetiminde denetim ve yaptırım mekanizması çok uzun zamandır çalışmadığı için, bu paketteki herhangi bir tedbirden kalıcı, bütçeye deva olacak sonuç çıkma ihtimali enikonu düşüktür.

Düşünün ki ülkenin asırlık denetim kurumu olan Anayasal Sayıştay, her sene kamu parasının nasıl harcandığını inceler, binlerece sayfalık raporlar yazar. Ne olur? Hiç. Zaten Sayıştay denetiminin sonuçlarına uyan bir bürokrasi olsaydı değil 20, bir tane bile tasarruf genelgesine ihtiyaç olmazdı.

O nedenle toplumun yüksek enflasyon altında ezilen, satın alma gücü sürekli gerileyen kesimlerine ses olan medyanın oluşturduğu kamuoyu baskısı neticesinde hazırlanan bu paket için ,"dağ fare doğurdu" demeye bile gerek yok. Çünkü ortada kastedildiği üzere bir "dağ" yok.

KÖİ'den Tasarruf olmaz

Asıl tasarrufun Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırılan projelerden sağlanması gerektiğine dair tespitler ise yerden göğe haklı olsa da sonuç getirmekten ıraktır. Çünkü bu projelerin tamamına yakını, zaten Şimşek'in Hazine'den sorumlu olduğu ilk bakanlığı sırasında (YPK üyesiydi) olgunlaştırılıp hukuki alt yapısı hazırlanmıştır.

Demem o ki, küresel sermayeden sağlanan finansman üzerine inşa edilmiş ve iç içe geçen sözleşme metinlerinden oluşan KÖİ sisteminin, radikal bir siyasi irade ve tercih olmaksızın bütçe dostu hale getirilmesi imkansızdır. (Bakınız geçen yıl Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki söylemi ve sonrası.)

Öte yandan Şimşek'in KÖİ projelerini tasarruf tedbirlerine dahil etmesinin mantıki bir temeli de yoktur. Çünkü bu projelerin yerli/milli şirketlerinin aktörleri ile iktidarın zaten herhangi bir çelişkisi ve sorunu yoktur. Çelişki ve sorunu olmadığı gibi birazdan okuyacağınız üzere, farklı ortamlarda zaten yan yana gelmekte, durmaktadırlar.

Brüksel'de kimler sordu?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı. O ki soru alınmayacaktı, Şimşek ile Yılmaz pekala bu tedbirler manzumesini bir kamera sistemi karşısında okuyup yayımlanmasını sağlayabilirlerdi.

Gazetecilerin soru sorulmasına izin verilmemesi, Şimşek ile Yılmaz'ın kendi tercihi miydi yoksa toplantı mekanı Cumhurbaşkanlığı Sarayı olduğu için oranın kurallarına mı uyuldu bilmiyorum.

Ancak tek bir soru bile almadan salondan ayrılan Şimşek'in ertesi gün, (yani dün) Brüksel'de bir "düşünce kuruluşu"nun toplantısında gayet mütebessim ve moralli bir biçimde soruları yanıtladığını söylemeliyim.

(Kamuya açık biçimde internetten yayımlanan bu toplantıyı yazıyı yazarken biraz izleme fırsatı buldum. Hatta bir kamu hizmeti yapıp linkini de buraya bırakayım.)

Gerçi soruların büyük bölümü gazetecilerden değil, yine salonda bulunan farklı konumlardaki Türklerden geldi. Yine de hiç soru sorulmadan çıkılan bir toplantı görüntüsünden iyidir.

Toplantının düzenlendiği Bruegel Enstitüsü'ne üye şirketlerden biri olan (internet sitesinde var) Limak'ın Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, eski AB Başmüzakerecisi ve AKP milletvekili Volkan Bozkır, TÜSİAD Brüksel Temsilcisi Dilek Aydın, Şimşek'e Türkiye-AB ilişkileri ve ekonomiye dair İngilizce sorular yönelttiler. Bakan Şimşek de İngilizce yanıtladı. İşin sırrı dilin İngilzce olması mı toplantının yurt dışında yapılması mı yoksa her ikisi de mi bilmiyorum ama Şimşek'in iş insanları ve teknokratlar karşısında, gazetecilerin karşısında bulunmaktan çok daha rahat göründüğü kesin.

Oturumu yöneten Andre Sapir'in sorusuna Şimşek'in verdiği uzun yanıttan bir bölüm ile bitireyim:

"Mali tarafta yapabileceğimiz çok şey olduğuna inanıyoruz. Yapmalıyız çünkü Borç/GSYİH oranı çok düşük, dolayısıyla sürdürülebilirlik tehlikede değil ama Merkez Bankası'nın yardımımıza ihtiyacı var. Bu yüzden önümüzdeki aylarda depremle ilgili harcamalar da dahil olmak üzere açığın geçen yıla göre anlamlı derecede düşük olması için baskı yapacağız."

Böyle. Şimşek'e soru yöneltebilmeniz için ya iş insanı olacaksınız, ya kıdemli "fellow" ya da iş örgütü temsilcisi.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye, AKP ve hizalı şirketlerin tapulu malı mıdır?

Ulaşım hizmeti fonksiyonuyla bilinen iki büyük garı, kültür sanat diktesiyle, tepeden inmeciliğiyle işlevsizleştiremezsiniz. Kamusallığın en birincil anlamı, yönetimlerin herkesin hakkını hukuku gözeterek hizmet sunması, kaynakları buna göre seferber etmesidir

İktidarın gündem “becerisi” ve 2025 bütçesi

Vatandaşın ayakta kalma savaşı verdiği, verirken yoklukla sınanıp ezildiği bu dönemde, asıl gündemin, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin, başka hangi hamlelerle gölgelendiğini de izleyip göreceğiz

Yaz saati işkencesi

Vatandaşın elektrik faturalarının bir de kalıcı yaz saati yüzünden yükselecek olması da ücret artışlarının enflasyonist etki doğuracağını vaaz edenlerin umurunda değil. Niye olsun? Değil mi ki söz konusu olan vatandaş?

"
"